Şeytan | Konular | Kitaplar

"Nefis", "iblis", "şeytan", "ene" Kavramlarının İzahı ve İlişkisi

Ene farazi ve vehmi benlik ve sahiplik duygusudur. Yani hakikatte olmadığı halde var gibi düşünülen bir sahiplenme, bir kabullenme duygusudur.

Mesela, insanın ailesine "benim ailem" demesi, evine "benim evim" demesi, vücut ve azlarına benim "vücudum ve benim azalarım" demesi buna örnek olarak verilebilir. İşte buradaki "benim" ifadesi enedir. Halbuki hakikat noktasından ne aile, ne ev, ne vücut ve ne de azalar insanın değildir; hepsinin gerçek sahibi Allah’tır.

Allah, insana bu sahiplenme duygusunu mutlak isim ve sıfatlarını kavratmak ve kıyas yapmak için vermiştir. Yani insandaki cüzi ilim, cüzi kudret, cüzi irade, cüzi sahiplenme duygularının hepsi Allah’ın isim ve sıfatına açılan bir pencere gibidir. İnsan bu pencere ile Allah’ın isim ve sıfatlarını kavrar.

Mesela der; "Ben şu küçük hanemin sahibiyim, Allah ise bütün kainat hanesinin Rabbidir, ben cüzi kudretimle şu evi yaptım, Allah ise sonsuz kudreti ile kainat evini yapıp yarattı; ben cüzi ilmim ile şu kadar şeyleri bilirim, Allah ise sonsuz ilmi ile her şeyi bilir, her şeye muttalidir vs..." İnsan sahip olduğu bu cüzi ve farazi hatlar ile kıyas yaparak Allah’ın sonsuz isim ve sıfatlarını idrak eder. Şayet bu sahiplenme duygusu olmasa idi insan bu kıyası yapmayacağı için, Allah’ın o sonsuz sıfatlarını idrak edemeyecekti.

Burada izah ve tarif edilen ene ve benlik hissinin yüzü, insana terakki veren, insana marifet kapılarını açan ve insanı nihayetsiz makamlara çıkaran müspet ve hayır yüzüdür. İnsan bu farazi ene duygusunu bu cihetle kullandığı zaman, kulluğun temelini ve özünü yakalamış oluyor. İnsanın manevi cephesi Allah’ın isim ve sıfatlarını tanımak üzere tasarlanmıştır. İnsana düşen ise bu tasarımı bu yönde sarf etmesidir.

Ene ve benlik hissinin bir de menfi ve şer yüzü vardır. Şayet insana verilen ene ve benlik hissi küfür ve inkar tarlasında yeşerip beslenir ise, bu kez durum aksine işler. Yani ene ve benlik hissi Allah’ı tanımak ve bilmek aracı iken, tam aksine inkar ve meydan okuma aracı haline dönüşür. Ene ve benlik hissi farazi ve hayali bir hat iken, inkar ve küfür penceresi sayesinde hakiki ve külli durumuna geçer, kendisine verilen cüzi ilim, irade ve kudretin Allah tarafından verilmeyip, kendisinin mülkü olduğuna inanmaya başlar. İnkar ve felsefenin derinleşmesi ile bu duygular cüzilikten çıkar, külli haline gelir ve "ben de İlahım" demeye kadar işi götürür.

Yani ene ve benlik öyle bir histir ki, hayırda istihdam edilirse aziz ve yüksek bir kul yapar, şerde ve küfürde istihdam edilirse Uluhiyet davasına kadar gider.

Nefis, insan mahiyetinde maddi, cismani ve hayvani yönü temsil eden ve nurani ve latif duyguların terakki ve tekemmülünde rakip olan bir cihazdır. İnsanın nebati ve hayvani bütün istek ve arzularını cem eden bir cihazdır, denebilir. Kesif ve cismani olduğu için, Allah’ın isim ve sıfatlarının tamamının anlaşılmasında önemli bir miyardır. İnsan bu kesif nefsi ıslah ve terbiye ile nurani ve latif bir surete çevrilebilir. İşte nefsin mertebeleri bu ıslah ve terbiye sürecinin aşamalarından ibarettir. Şehvet ve öfke, nefis kapsamında en önemli iki hissiyattır.

Allah, nefis ve şeytan gibi şeyleri insanın terakki ve tekemmülü için insana musallat etmiştir. Bu yüzden imtihan dünyasında ölene kadar nefis ve şeytan insan mahiyetinde vazifesini yapacaktır. İnsanın vazifesi de bu düşmanlarla mücadele edip, Allah yolunda terakki etmektir.

İblis: İblis sözcüğünün anlamı; “hayırdan son derece ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kesen” demektir. “İblis nedir?” sorusuna eski düşünürlerin bir çoğu; İblis’in asıl adının Azâzil olduğu, meleklerin içinde kalıp meleklerin ileri gelenlerinden biri iken Âdem’e secde etmediği için Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldığı şeklinde bir açıklama getirmişlerdir. İblis bir anlamda şeytan ordusunun kumandanı ve atası hükmünde olan bir cinidir.

Şeytan: Şeytan, sözlük anlamı olarak “Hakk’tan uzak olan” demektir. Kavram olarak ise, “hakka aykırı hareket eden her türlü kişi, güç ve kurumun ortak ve karakteristik adı”dır. Aslında şeytan kötülük ve şerrin ortak ve genel bir adıdır. Bu kötülük ve şerrin kumandanı ve atası da yukarıda beyan edildiği gibi cin taifesinden olan İblistir.

Her insana musallat olan şeytan, cinlerden bir şeytandır. Lakin bazısı bazısından daha kuvvetli ve çetin olabilir. Şeytanlar dumansız bir ateş olan cin sınıfından olduğu için, fıtrat ve mizaç olarak latif ve nurani varlıklardır; maddi ve kesif değildirler. Bu sebeple insanın damarlarında ve kalbinde rahatlıkla dolaşabilirler. Bunlar da ataları olan İblis gibi irade sahibidirler.

İnsandaki akıl, kalp, ruh ve vicdan bu şer cephesinin rakibi ve hayır cephesidir. Bu iki cephe arasında sürekli bir kavga ve rekabet söz konusudur. İnsan iradesi ile hangi tarafa meylederse o cephe galip, diğeri ise mağlup unvanını alır.