Kartopu teorisi nedir? Ve kardan adamlar..
Kartopu teorisi, içinde yaşadığımız dünyada gözümüzde büyüttüğümüz süper güçlerin özetidir. Onların gücü kartopunun gücü kadardır..
Biz kasabasına devasa bir çığ düşme korkusu ile sıcak yatağında mışıl mışıl uyuyamayan zavallı insanlarız. Halbuki korktuğumuz o çığlar bir kar topunun yüksek bir yerden yavaş yavaş yuvarlanıp bağımsız kar taneciklerinin bir araya gelmesinden ibaret..
Biz güneşten haktan uzaklaştığımız sürece onlar yüce dağlarımıza yağıp kaplarlar. Bizleri esir alırlar. yollarımız kapanır. elektriklerimiz kesilir. Tir tir tireriz soğuktan ve korkudan. Kücücük kasabalarımız köylerimiz devasa çığların altında kalıp yok olacak diye panik içinde geçer günlerimiz.. Biz güneşe HAK'ka yaklaşabilirsek şayet yavaş yavaş erimeye başlar korktuğumuz karlar.. Önce yaşadığımız yerlerden uzaklaşır... sonra tepelerden en son zirve kayalıklardan yok olup giderler.
Onlar günahkar biz müslüman kavimler üzerine Allah tarafından gönderilmiş doğal afetlerden bir afettir. Kimisine deprem olarak gelir, kimisine tusunami olarak, kimisine hortum, kimisine fırtına, kimisine iç savaş, kimisine terör, kimisine de satılmış insan olarak gelir.. Allah günahkar her topluma günahlarınca bir musibet bir kaza bir bela gönderir.. uyanıp kendilerine gelsinler diye.. Hiç bir nimete zahmetsiz ulaşılamaz!
Önünde diz çöküp çeket iliklediğimiz nice devasa insanlar kardan adamdan ibarettir. Onlar ne konuşabilir, ne hareket edebilir, ne de sana zarar verebilir. Fakat biz öyle bir günah deryasına batmışızdır ki, çölde serap gören yolcu gibi kardan adamların kahramanlıklarını izleriz. Dünyanın nasıl süper gücü olduklarını konuşuruz. Dünyayı nasıl ele geçirdiklerini tartışırız. Bunlarla alakalı ciltlerce kitaplar yazarız. Ve bizi bulup öldürmelerinden korkarız..
Halbuki, herşey yaratıcının takdiri. Herşey onun izni ve müsade ettiği kadar olur. Biz battığımız gaflet çukurundan başımızı kaldırıp bunu görebilmekten aciz, herşeyi kardanadamların yaprığını sanarız. Bize cezayı vereni değil, cezayı gerçekleştirmesi için üzerime gönderdikleri kardan adamları görürüz..
Bugün ırakta, afganistanda, mısırda, suriyede olanlar hep kardanadamların eli ile olmaktaymış gibi gelir bize.. Lakin göremeyiz arkasındaki hikmetleri ve sırları. sonra kendi kendimize düşeriz o satılmış bu satılmış.. falanca filancanın adamı, filanca zaten sadece bu amac için seçilmiş falan da filanda.. takım tutar gibiyiz şeytan üçgeninde.
Nerede hata yapıyoruz? Nasıl kendimize tekrar geliriz? bunları konuşamayız. Hep birileri suçludur. hep gevurlar günahkardır. bizler günahsız varlık gibiyiz.
Tabiki musibetlerin nasıl geldiğini araştırıp öğreneceğiz ve onlara karşı önlemler alacağız. Fakat asıl o musibetleri bizlere gönderinin neden gönderdiğini de görmemiz gerekir. Fakat kardan adamları da ilahlaştırmanın onları putlaştırmanın alemi yok. Onlar sadece bir araç.. Asıl güç sahibi alemlerin yaratıcı olan HAK Tealadır..
Cehennem olarak sandıklarımız belki de bu dünyada müminlerin cennetidir.
Biz kasabasına devasa bir çığ düşme korkusu ile sıcak yatağında mışıl mışıl uyuyamayan zavallı insanlarız. Halbuki korktuğumuz o çığlar bir kar topunun yüksek bir yerden yavaş yavaş yuvarlanıp bağımsız kar taneciklerinin bir araya gelmesinden ibaret..
Biz güneşten haktan uzaklaştığımız sürece onlar yüce dağlarımıza yağıp kaplarlar. Bizleri esir alırlar. yollarımız kapanır. elektriklerimiz kesilir. Tir tir tireriz soğuktan ve korkudan. Kücücük kasabalarımız köylerimiz devasa çığların altında kalıp yok olacak diye panik içinde geçer günlerimiz.. Biz güneşe HAK'ka yaklaşabilirsek şayet yavaş yavaş erimeye başlar korktuğumuz karlar.. Önce yaşadığımız yerlerden uzaklaşır... sonra tepelerden en son zirve kayalıklardan yok olup giderler.
Onlar günahkar biz müslüman kavimler üzerine Allah tarafından gönderilmiş doğal afetlerden bir afettir. Kimisine deprem olarak gelir, kimisine tusunami olarak, kimisine hortum, kimisine fırtına, kimisine iç savaş, kimisine terör, kimisine de satılmış insan olarak gelir.. Allah günahkar her topluma günahlarınca bir musibet bir kaza bir bela gönderir.. uyanıp kendilerine gelsinler diye.. Hiç bir nimete zahmetsiz ulaşılamaz!
Önünde diz çöküp çeket iliklediğimiz nice devasa insanlar kardan adamdan ibarettir. Onlar ne konuşabilir, ne hareket edebilir, ne de sana zarar verebilir. Fakat biz öyle bir günah deryasına batmışızdır ki, çölde serap gören yolcu gibi kardan adamların kahramanlıklarını izleriz. Dünyanın nasıl süper gücü olduklarını konuşuruz. Dünyayı nasıl ele geçirdiklerini tartışırız. Bunlarla alakalı ciltlerce kitaplar yazarız. Ve bizi bulup öldürmelerinden korkarız..
Halbuki, herşey yaratıcının takdiri. Herşey onun izni ve müsade ettiği kadar olur. Biz battığımız gaflet çukurundan başımızı kaldırıp bunu görebilmekten aciz, herşeyi kardanadamların yaprığını sanarız. Bize cezayı vereni değil, cezayı gerçekleştirmesi için üzerime gönderdikleri kardan adamları görürüz..
Bugün ırakta, afganistanda, mısırda, suriyede olanlar hep kardanadamların eli ile olmaktaymış gibi gelir bize.. Lakin göremeyiz arkasındaki hikmetleri ve sırları. sonra kendi kendimize düşeriz o satılmış bu satılmış.. falanca filancanın adamı, filanca zaten sadece bu amac için seçilmiş falan da filanda.. takım tutar gibiyiz şeytan üçgeninde.
Nerede hata yapıyoruz? Nasıl kendimize tekrar geliriz? bunları konuşamayız. Hep birileri suçludur. hep gevurlar günahkardır. bizler günahsız varlık gibiyiz.
Tabiki musibetlerin nasıl geldiğini araştırıp öğreneceğiz ve onlara karşı önlemler alacağız. Fakat asıl o musibetleri bizlere gönderinin neden gönderdiğini de görmemiz gerekir. Fakat kardan adamları da ilahlaştırmanın onları putlaştırmanın alemi yok. Onlar sadece bir araç.. Asıl güç sahibi alemlerin yaratıcı olan HAK Tealadır..
Cehennem olarak sandıklarımız belki de bu dünyada müminlerin cennetidir.