Şeytan Üçgeni

Şeytan hakkında bilgiler, eski kaynaklarda geçen şeytane dair bilgiler. Kuran-ı Kerim de ve hadislerde şeytan nasıl anlatılıyor? İnsan kararları üzerinde şeytanın etkisi

Nefis ve şeytan ilişkisi. Tasavvuf'a göre şeytan. Şeytan'a günümüz perspektifinden bakış. Ve şeytanlaşmış insanlar. Şeytan kelimesi dilimizde pelesenk olsa da şeytana dair ne kadar bilgi sahibiz?

Konuyla alakalı araştırmalar ve tüm bilgiler bu sayfa altında yer almaktadır.

Din üzerinden ticaret propagandasının analizi

Günümüzde bayramlarda düğünlerde ya da aileler bir araya geldiğinde sık sık din üzerinden yolsuzluk yapan ve bu iş üzerinden para kazanma olaylarının ele alındığını rastlarsınız..

Adamlar ömrü boyunca Allah yolunda bir kuruş dahi çıkarıp vermemiştir fakat Allah yolunda koşturanlar sadece para için ve o kurum üzerinden birşeyler yemek için yaptığını idda ederler..

Hele sizin biraz böyle bir kurum ve kuruluşa karşı gönül bağınız varsa yakınların hemen size büyük bir iyilik yapma mutluluğu ile öyle kurumlardaki insanların nasıl oraları yiyip sömürdüğünü anlatmaya başlarlar.. Sanırsınız ki şeytan tatile çıkmış tüm görevini o yakınınız devralmış..

Toplum içinde eleştiriye maruz kalan kurumlar daha çok ne hikmetse Allah için birşeyler yapmak isteyenler, kuran öğreten yerler vs.. dir..

* * *

Örneğin hiç okullarda okul müdürlerinin kayıt parası yardım parası kermes hatta kurban parası diye topladıkları paralar söz edilmez..

Bilinmeyen dünyaların ne kadar farkındayız

Kafamızı çevirip şöyle bir etrafımıza bakalım. Çevremizde yüzlerce insan farklı farklı tipler ve karakterler göreceksiniz. O gördüğümüz insanların kaçının iç dünyasını tanıyoruz? Ne kadarından haberdarız..

Her bir insan bir muamma.. Her bir insan bambaşka bir dünya. Bizim asla bilemeyeceğim farklı bir evren.

Komşularımız, akrabalarımız, mahallemizdekiler, okuldan arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız vs. vs. şöyle bir düşünün.

Aslında bir de kendimize dönüp baktığımızda biz onları sadece kendimizi bildiğimiz kadar tanıyoruz. Ya da geçmişte edindiğimiz tecrübeler çerçevesinde biliyoruz. Hiç görmediğimiz, hiç tanımadığımız hayal bile edemeyeceğimiz karakterler..

Dış dünya sanki içimizin aynası gibi ve insanların gerçek yüzlerini değil de içimizden yansıyan o görüntüyü görüyoruz..

O yüzden inanıyoruz
O yüzden kandırılıyoruz
O yüzden dolandırılıyoruz
O yüzden seviyoruz
O yüzden bağlanıyoruz
O yüzden korkuyoruz vs. vs.

Toplumu tarla gözü ile bakacak olursak

Toplumu tarla gibi görüp kendi tohumlarını o tarlada yetiştirmek için mücadele edenlerle dolu hayatımız

Her tarlanın bir sahibi ya da ortakları olması gibi. Toplumları da yöneten kontrolde tutan ya da müdahale eden ideolojiler görüşler vardır.

Güzel bir tarlanın talibinin çok olması gibi toplumları ele geçirmek isteyen kontrol altında tutmak isteyen farklı ideolojiler görüşlerde olacaktır

Tarlanın gerçek sahibi, oranın sahibi olduğu için bakar tımar eder, yabani otlardan arındırır ve verimli ürünler almak için toprağı zenginleştirmeye çalışır.

Tarlanın kiracısı var ise sadece o tarla üzerinden birşeyler kazanmayı hedefliyorsa, kısa sürede elde edeceği kazanca bakar da toprağı güçlendirmeye bakmaz. Sömürmeye bakar. İşine yarayacak tohumlar saçar..

Tarlayı rakip gören kötü komşu ise zararlı tohumlar saçmaya çalışır. tarlaya zarar vermeye çalışır.

* * *

Sadece konuşuyoruz, içeriğini anlamadan!

Bir çok kere konuştuğumuz kelimelerin, söylediğimiz sözlerin taşıdıkları anlamlardan habersiziz.

Birşeyler söylüyoruz, anlatıyoruz, yazıyoruz ve çiziyoruz.

Fakat her yazdığımız her anlattığımız herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmıyor. Hatta kendi yazdıklarımızı 5 sene sonra dönüp baktığımızda anca tecrübe edebildikse taşıdığı anlamları görebiliyoruz.

Vay be demek bu bunu anlatıyormuş.. Keşke o zaman ben iki sefer üzerinde düşünseydim de ibret alsaydım da sonra böyle bile bile hataya düşmeseydim demeye başlıyoruz.

Nasrettin hocanın damdan düşme hikayesi gibi.. Damdan düşeni ancak damdan düşen anlıyor. anlatılanları da ilgi alanımız değilse ya da tecrübe etmemiş isek anlayamıyoruz ya da eksik anlıyoruz.

Burada bir çok yazım var, birşeyler anlatmaya çalışıyorum.. ya da şiir gibi kelimelerin taşıdığı yüklü manaların farkında olmadan içimden geldiği gibi hiç üzerinde düşünmeden yazıp geçiyorum.

Gargat ağacı ve yahudiler

Tüm ağaçlar, taşlar, topraklar herşey arkasına gizlenen yahudiden haber verecekte sadece gargat ağacı vermeyecek.

Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın Gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: "Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür" diyeceği ifade ediliyor. (Buhârî, Tecrid, IX, 73; Tirmizî, Birr, 25; Fiten, 2; et-Tâc, I, 25).

Bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek 'Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır. diyecek. Sadece 'gargat' ağacı bunu söylemeyecek çünkü o Yahudi ağacıdır” buyuruluyor. (Kitab-ul Fiten H. 2239).

* * *

İnternette çeşitli yorumlara baktığımızda bu hadislerin mana-ı asli ile yorumladıklarını gördüm. Asıl gerçek mana ve anlamları ile üzerine konuşmuşlar vs.

Para merkezli kurulu sistem

Şöyle düşünün, içinde bulunduğumuz uluslararası bir sistem var. Bu sistem sadece ama sadece para yollarını elinde tutmak üzere kurulmuş. Var olan herşeyi elde ettiği bu para ile kontrol etmekte..

A'dan Z'ye hayattaki herşeyi para kazancı elde etmek üzere kurgulamış bir sistem. Hiç bir şekilde insanlığınfaydasına yarına olacak bir şeyi düşünmeyen sadece paraya ulaşabilecek her yolu mübah gören bir sistem..

Devlet yapılanmaları, eğitim sistemler, meslekleri herşeyi bu para toplama merkezine paranın akmasını sağlayacak şekilde kurgulamışlar.

Biz o sistem içinde köleyiz. Sadece bu parayı ellerinde tutmak isteyenler için çalışıyoruz. Bize sunulan herşey bu merkezi sisteme nasıl daha iyi hizmet edebiliriz üzerine..

Eczaneler, doktorlar, avukatlar, hakimler, siyasiler, idareciler herşey ama herşey bu sistemin memurları gibi..

Parayı tutanlar ve paraya koşanlar

Şöyle bir canlandırın, büyük bir kamyon ve kamyon üzerinden yardım dağıtan eller.. Ve yardımdan birşeyler alabilmek için birbirini ezen insanlar..

İşte parayı elinde tutan güçler, merkezler ve yer var. Parababaları, devletler, bankalar, bankerler, şirketler, tefeciler vs. vs.

Ve ellerindeki parayla oyunun kurallarını belirleyen güçler var. Oyunu onlar kuruyor, onlar şekillendiriyor ve bizleri oynatıyorlar.

Para-Güç doğru orantılı.

Bir toplumda açlık, kıtlık, sefaleti belirliyorlar ve bir şekilde yazılan seneryo uygulanıyor..

Bir ülkedeki insanlar üzerinde toplum mühendisliğine soyunuyorlar. Örneğin şarkı-türkü film-dizi sektörünü parlatmak istiyorlar ve paraları oraya akıtıyorlar. Para var diye herkes o alana koşturuyor. Reytingler patlıyor vs. vs. Herkes şarkıcı topcu popcu olma derdine düşüyor..

Kuran'a ihanet eden, Vatan'a neler etmez!!

Kuran ve sünnet mihenk taşımız..
Şeytana uşak olmuşlar mutlaka bir noktada dişlerini göstereceklerdir. Ve mutlaka bir yerde kuran ve sünnete dil uzatıp ayetleri yok sayacaklardır.

Unutmayın kuran ve sünnet'e ihanet eden bir kişi, güzel vatanımıza neler etmez!!!

Onlar kuran ve sünnet düşmanı ehli küfür ile ittifak edip, en zor günlerinde müminleri sırtlarından hançerlerler..

Kurandan bir ayeti inkar eden kişi, kuran'a ihanet etmiştir..

Kurandan bir ayetin günümüzde hükmü yoktur diyen kişi, kurana ve islama ihanet etmiştir..

Kuranda açık şekilde belirtilmiş hükümleri yok sayıp yeni hükümler uyduranlar kurana ihanet etmişlerdir..

Kafirleri dost edinip hatta onların da cennete gidebileceğini iddia eden kişi kurana ihanet etmiştir.

Yıllarca bu ihanetleri izledikten sonra, bu zihniyetin islam'a dini mübine hizmet edeceğini mi sanıyorsunuz?

Onlar gerçek hizmet ehli olabileceklerini mi sanıyorsunuz?

Herşey tesadüflerle mi gelişiyor zannediyoruz

Yaşanan her olay kendiliğinden mi geliyor acaba?

Hiç mi kurgu yok? Hiç mi geçmişte yapılmış bir plan ve programı yok?

Hiç mi yüzyıllarca hatta binlerce yıllık geçmişi yok?

Hiç mi arkasında gözü dönmüş birileri yok

Ne sanıldığı gibi herşey bizim gibi insanlar tarafından planlanmış programlanmış durumda.. Ne de öyle başı boş duruyor..

* * *

Plancılar çok fazla.. Tek kişi değil. Tek grup değil.. Tek devlet değil. Tek bir din mensubu değil

Farklı farklı plancı var. Bazen bir plancı ekibin içinde bile başka plancılar var.. Plan içinde planlar dönüyor.

* * *

Her bir plancı kendi kurgusunu yapıyor, tohumlarını derliyor ve hedef toprağa seçip büyütüp hasat ediyor.

Tabi bir de herşeyin tesadüflerle geliştiğini sanan kitleler var.

O öyle sananlara yüzyıllarca maymun hikayesi okudular. Mükemmel bir insanın bile maymundan evrimleştiğini söylediler. Öyle inandırdılar. Herşey tesadüflerden ibaret diye haykırdılar.

* * *

İslam gemisinin rotasını nasıl yoldan çıkartıyorlar

İslam düşmanlığını körüklemek ve toplumu islamdan uzaklaştırmak için bilinçli olarak islamiyet yanlış tanıtılmakta.

Osmanlı himayesi altında kalmış ülkelerde osmanlı düşmanlığı ile islam karalanırken türkiyede ise bizzat yaratılan(!) hayali kişi ve kahramanlarca islamiyet öcü olarak göstertilmeye çalışılmakta.

Bunun için güdülen strateji ise:

1. toplum islamdan uzaklaştırılmakta. Yani islam ve din adına eğitim hiç bir şekilde verilmemeye çalışılmakta.

2. toplumda islam adına eğitim veren kurum ve derslerde asıl öğretilmesi gereken bilgiler değil de boş şeyler öğretilmekte. Merak eden ilahiyat fakultelerinin müfredatlarını bakabilirler. Ya da imam hatipleri mercek altına alabilir.

3. Mezhepsizlik körüklenmekte. Özellikle eğitim kurumları aracı olarak kullanılmakta. Hadisler bilinçli olarak çarpıtılmakta. Uydurma oldukları lanse edilmekte. Kuran üzerinde oyunlar oynanmakta. Slogansal ifadelerle müslümanlar tuzağa düşürülmekte.

Yapay zeka ve geleceğin robotları

Aslında burada neyi yazmak istediğim bile mechul. Ne yazmak istiyorum, neyi anlatmaya çabalıyorum ya da anlaşılan ne olacak mechul..

Geleceğe vurgu yapacak sadece teğet gecen bir fikrin duman olup uçmasını istemediğim için burada arşivlenmesini isteyerekten bir iki satır karalamak istiyorum

Bu düşünceyi tetikleyen etkenler:

- Yapay zeka
- teknolojik gelişmeler
- bilgisayarlar
- ve bilim kurgu filmler

* * *

Bize nasıl bir gelecek bekliyor kestiremez bir noktadayız.

- Kendi kendine park eden araçlar
- İnsansın hava araçlar uçaklar
- Her adımımızı takip eden sosyal medya siteleri
- Her köşe başındaki kameralar
- Akıllı telefon çılgınlıkları
- Kendi kendine işleyen fabrikalara doğru ilerlemeler

robotik gelecekler

* * *

Nereye gidiyoruz?

Yarın bizlere neler bekliyor?

Biz bu gidişatın neresindeyiz?

Tek düze insan değiliz, her görüşten parça taşıyoruz

Kaçımız tek düzeyiz ki? Tek bir ideoloji tek bir düşüncenin eseriyiz? Biz neyiz?

İçinde var olduğunu iddia ettiğimiz ideoloji bizim bugünkü seviyeye gelmemizde yüzde kaç paya sahip?

Ya da içinde olduğumuz cemaat tarikat dernek kurum bize öğretilenlerin yüzde kaçını öğretti? Ya da öğrettiğini zannettiklerimizin yüzde kaçı onlara ait?

Okuduğumuz bir kitap..

İzlediğimiz bir film..

Sokakta selam verdiğimiz bir arkadaş..

Yaşadığımız mahalle..

Sınıftaki öğretmenimiz..

Otobüste yanına oturduğumuz çocuk

Okuduğumuz gazete..

Baktığımız bir fotograf, bir karikatür..

Facebook profilimizdeki bir paylaşım

* * *

Sürekli olarak bize biz yapan değerler üzerine birşeyler katmaktadır. Hiç farkına varmadan bizi adım adım ilerletmekte 10 sene 20 sene sonra sahip olacağımız ideoloji ve görüşlerin temellerini atmaktadır.

Kaç kişi bugün yediği gıdaların vücudunun ihtiacına uyup uymadığına bakar?

Hep bir umut, hep bir iyi niyet..

Bazı grup ve topluluklar için hep bir umut içindeyiz. Hep bir iyi niyet yaklaşımındayız. Onların yaptıkları bütün yanlış ve hataları hep tevil etme ve vardır bir hikmeti deme derdindeyiz. Tuhaf ama böyle. Mutlaka vardır bir bildikleri. Evet ters geliyor bize ama böyle davrandıran birşey vardır diyoruz. Ve kendimizce onların da haklı olduğunu zannediyoruz.

Hayır asla öyle değil. Onları makul gösteren şey bizim umudumuz ve iyi niyetimiz değil tam tersi şeytanın vesvesesinin ta kendisidir. Çünkü kafirleri dost edinen o sözde müslümanların yaptıkları şeytanlığın ta kendisidir. Onlar şeytanın uşaklarıdır. Onlar Allah adını kullanarak Allah diyenlerle ile savaşan hainlerdir. Onlar Allah yolunda gerçekten hizmet edenlerin tekerleklerinin önüne, ehli küfür tarafından konmuş taş gibidirler. Ve onların şeytanları o kadar bol ki işte bize iyi niyet ve umut vererek vesvese vermekteler..

Korkmayın Allah'ın da bir planı var

Ehli küfür ve ehli küfürün taşeron uşakları bu kadar azıtıp her köşe başına kapmışken korkup ürkmemek elde değil bazen..

Nasıl olacak? tüm kaleler bir bir kaybedilirken. Elde avuçta ne varsa bir bir yok olurken.. Yok mudur bir çıkış kapısı? yok mudur bir kurtuluş? Yok mudur yarınlardan ümit..

Korkmayın..

Allah'ın da bir planı vardır.

Hedef süper güç olmak değil..
Hedef tanklar toplar üretmek değil
Hedef nükler silahlar füzeler uzay üstleri üretmek değil..

Sadece Allah Rızası..

Üzerinize düşeni yapınız. Görevinizi dört dörtlük yapmaktan beri durmayınız. Allahın rızasını kazanmak için ne yapmanız gerekiyorsa onu yapınız. Ve gerisini Allah'a havale ediniz.

Siz ebrehenin fillerine takmayınız kafanıza.. Develerinizi sahip çıkınız yeter. Gerisi öyle bir olacak ki inanamayacaksınız.

Adım adım..

Yavaş yavaş..

Manevi değerler silah gibi kullanılıyor

İçimizdeki şeytanlar ve şeytanların uşakları manevi değerlerimizi silah gibi bize karşı kullanmaktalar.

Beddua ile insanları korkutmaktalar.
Rüyalar ile insanları tuzaklarına çekmekteler.

Şunları şunları yapmazsanız beddua ederiz. Bağış yapmazsanız beddua ederiz. Bu sitedeki yazıları kaldırmazsanız lanet okur beddua ederiz. Bizi ballandırıp süsleyip püsleyip pazarlamazsanız yedi göbek dedenizi cehhennemin dinine postalarız.

İnanılmaz manevi tehdit, tahrik ve saldırı altındayız..

Bu sert yüzü.. Bir de bu manevi saldırının yumuşak yüzü var. O da asla ispatlanamayacak ve belgelenemeyecek tasavvufi terimler..

Hani devir tarikat devri değil ya.. Bir taraftan öyle denir diğer taraftan tasavvufi ve tarikatlara özel manevi hal ve durumlar nükleer silahmış gibi kullanılır. Her türlüsü affedilmeden kullanılır.

Neymiş rüya görmüşler..
Neymiş rüyalarında peygamber efendimizi görmüşler..